Harita veya bir yazılı belgede açıklamalar yaptı.
Ders gibi tarih dersi gibi bir konuyu anlattı.
Parmağımla bir yeri işaret ediyordum.
Elimi aldı elinin içine
Ve masanın üstünden sıyrıldı ellerimiz aşağıya doğru.
Benim elim olmasaydı gücü kalmamış gibi kayıp düşecekti eli.
Parmaklarını parmaklarıma kenetleyip eline hâkim olmak istedim.
Eli şişmişti.
Dokusu sertti.
Parmaklarının arasındaki parmaklarımı sıra sıra dizdim ama elinin üstüne doğru kapatamadım.
Eline bakarken konuşmayı durdurduğunu farkettim.
Yüzüne baktım.
Yüzü de şişmişti.
Gözleri yarı kapalıydı.
« Iyi misin diye sordum? »
Cevabını beklemeden tekrar sordum.
Elini sıktım.
« Sen çok iyi birisin » dedim.
« Sana güveniyorum, üstesinden gelirsin » dedim.
Bana alçak ve tükenmiş bir sesle: « sen çok güçlüsün, bundan da kurtulursun deme yine bana! » dedi.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Elini elimde tutmaya devam ettim ve faydasız sıkmaya çalıştım.
Güç vermek istedim.
Bunun artık bir işe yaramayacağını anlayınca diğer elimle boynuna sarıldım.
Hâlâ katı ve sertti tüm vücudu. Sanki kendinde değilmiş gibiydi.
« Seni seviyorum » dedim.
Bilerek, hissederek inanarak dedim.
« Insallah çok geç değildir » diye geçirdim içimden.
Ama gerçekten sevdiğimi hissediyordum.
Bu gecikmişlik hissi neydi bilemedim.
Onu sarıp, duysun diye, güçlü bir sesle bir daha söyledim: « seni seviyorum ».
Bu ikinci defayı sadece kendim duydum.
O ilkini duyunca bir tepki verdi.
Sonra...
19/01/2018